Doğadan Gelen Sağlık

Mineraller

Canlıların sentezleyemediği , su ve besinler yoluyla dışarıdan almak zorunda olduğu , doğal yolla oluşan , kristal yapıdaki inorganik maddelerdir. Taş, kaya parçaları ve mineral tuzları erozyona uğrayarak uzun süreç içinde toz veya kum halinde toprağa karışır ve bitkilere geçer. Bu bitkileri tüketerek veya bu bitkilerle beslenen hayvanları tüketerek mineral ihtiyacı karşılanır. Yetişkin bir insan vücudunun yaklaşık olarak % 4 ünü oluştururlar.

Enzimlerin ve koenzimlerin çalışması, kemik ve dişlerin yapısı, kasların çalışması, büyüme, gelişme, Merkezi Sinir Sistemin nin çalışması…. kısaca vücut fonksiyonlarının sağlıklı bir şekilde yerine getirilmesi için gerekli olan elementlerdir.  Mineral eksikliğinde vitaminler çalışamaz. Mineraller; yaşamın devamı için elzemdir. 

Vücuttaki kimyasal işleyişin dengede olması için vücutta bulunan çeşitli mineraller belirli bir oranda olmalıdır. Her bir mineral diğerlerini dengesini de etkilediği için birinin miktarının bozulması sorunlara yol açacak reaksiyonlara neden olabilir.

Gıda ile alınan mineraller ; ince bağırsaktan emilir, tamamı suda çözünür, depolanır, fazlalığı idrar yolu ile atılır.

Makromineraller : Günlük gereksinimi 250 mg dan fazla olan minerallerdir : Sodyum ( Na ) , Potasyum (K) , Kalsiyum (Ca) , Magnezyum (Mg) , Fosfor (P) , Klor (Cl).

Eser elementler (mineraller) : Günlük gereksinimi 20 mg ın altında olan minerallerdir : Krom (Cr ) , Bakır (Cu) , İyot (I) , Flor ( F) , Molibden ( Mo) , Manganez (Mn ) , Selenyum ( Se) , Çinko (Zn ).

KALSİYUM (Ca)

Kalsiyum ; vücutta en çok bulunan mineraldir. İskelet ve dişlerin yapısında fosfor ile birlikte kalsiyum fosfat  şeklinde bulunur.

 İskelet ve diş yapısında bulunduğundan ( %99 u )  da anlaşılacağı üzere sağlıklı kemik ve diş yapısı için önemli bir mineraldir. % 1 kadarı da kan , kas hücreleri ve hücre içi sıvıların dengesini korumada ve bunlar ile ilgili fonksiyonlarda görev alır. Kasların kasılıp gevşemesi , sinir hücreleri arasındaki iletim , kan pıhtılaşması , hormon salınımı , kan basıncının düzenlenmesinde  esansiyel rol oynar.

Kalsiyum Hangi Besinlerde Bulunur?

Kalsiyum için en iyi kaynaklar  ; süt ve süt ürünleridir. Bir su bardağı sütte 300 mg kalsiyum bulunur. Yumurta sarısı, balık (özellikle somon ve sardalya), kuru baklagiller ve yağlı tohumlar , yeşil yapraklı sebzeler , tahıllar da iyi birer kaynak olarak gösterilebilir. Yeşil yapraklı sebzeler ve tahıllarda yüksek miktarda kalsiyum bulunmasına rağmen yapılarında bulundurdukları sırasıyla okzalatlar ve fitatlar kalsiyumla birleşerek ince bağırsakta emilimi engeller. Dolayısıyla yeşil yapraklı sebzeler ve tahıllar kalsiyum emilimi düşük besinlerdir. C vitamini ve D vitamini kalsiyum emilimini kolaylaştırdığı için kalsiyum ile birlikte tüketilmeleri önerilir.

Kalsiyum un kullanılabilmesi için D vitamini şarttır.

Günlük Kalsiyum İhtiyacı :

  • Erkekler 19 yaş ve üstü : 1000 mg
  • Kadınlar 19 yaş ve üstü : 1000 mg
  • Gebe kadınlar 19 yaş ve üstü :  1300 mg
  • Emziren kadınlar 19 yaş ve üstü : 1300 mg

Kalsiyum eksikliğinde :

El titremesi, kas krampları, bilinç kaybı, huzursuz bacak sendromu , iştah kaybı ve diş çürümesi gibi problemlere yol  açar. Uzun süreçte kalsiyum eksikliği çocuklarda raşitizme, yetişkinlerde kemik yumuşaması ( osteopeni )  ve daha sonra kemik kırılabilir hale gelmesi gibi belirtisi olan kemik erimesi (osteoporoz )  neden olur. Hamilelikte ve bebeklikte yeteri derecede alınmazsa gelişim bozukluklarına yol açmaktadır.

Fazla alınması durumunda ise böbrek taşı, kireçlenme, kas güçsüzlüğü gibi sorunlara sebebiyet vermektedir.

SODYUM (Na )

Tuz yapısının %40’ ını oluşturan sodyum birçok gıdanın içeriğinde bulunmaktadır.

En önemli görevi ; su dengesi ve asit baz dengesini sağlamaktır. Sinir ve kas fonksiyonlarının düzgün işleyişi için gerekli bir mineraldir.

Sodyum Hangi Besinlerde Bulunur?

Salamura besinler, zeytin, turşu, kabuklu deniz ürünleri, peynir, salam, karbonat ve bazı kuruyemişler sodyum içeriği yüksek gıdalara örnektir.

 Günlük Sodyum İhtiyacı :

Vücudumuzun günlük ortalama sodyum gereksinimi 2400 mg’dır. Bu miktar günlük 6 gram tuz ile sağlanabilmektedir. Bebeklerin ve 11 yaş altı çocukların böbrekleri zorlanacağından kaynaklı günlük tuz tüketimi yetişkinlere kıyasla daha düşük olması gerekmektedir.

  • 1 - 3 yaş: 2g
  • 4 - 6 yaş: 3g
  • 7 - 10 yaş: 5g

Hipertansiyon hastası bireyler tuz tüketimini kısıtlamalıdır.

Sodyum eksikliğinde :

Sodyum eksikliği durumunda gözlenen ilk belirtiler; yorgunluk, halsizlik ve bitkinliktir. Bunları takiben baş dönmesi, baş ağrısı, çarpıntı, düşük tansiyon, hafıza geriliği, bilinç bulanıklığı , konsantre olmada güçlük ve ileri boyutta depresyon gibi belirtiler gözlenmektedir.

POTASYUM ( K)

İnsan vücudunda kalsiyum ve fosfor mineralinden sonra en fazla miktarda bulunan mineraldir. Tüm vücut sıvı ve dokularında bulunan potasyum adrenal ( böbrek üstü bezi ) bir hormon olan aldosteron sayesinde böbreklerden emilimi gerçekleşir.

Vücutta Ph,sıvı ve elektrolit  değerini dengede tutarak sinir sisteminin ve kasların çalışması için gerekli olan başlıca minerallerdendir.  Beyne oksijen taşınmasında, vücuttaki su ve mineral dengesinin sağlanmasında, besinlerin hücre içine taşınmasında, kalbin düzenli çalışmasında önemlidir.  Kan basıncını yani tansiyonu düzenler ve Sodyuma karşı ters etki göstererek tansiyonun düşürülmesini sağlar. Sinir hücreleri arasında  mesaj iletiminde ve kasların kasılmasında etkin bir mineraldir. Kan pıhtılaşmasında önemli bir rol oynar.

Potasyum Hangi Besinlerde Bulunur?

Genellikle meyve ve sebzelerde düşük miktarda sodyum bulunmasına karşın yüksek miktarda potasyum bulunmaktadır. Konserve edilen besinlerde potasyum kaybı fazlayken, dondurulmuş meyve ve sebzelerde görülen kayıp nispeten daha azdır.  Potasyum balık (özellikle somon ve sardalya), ıspanak, lahana, brokoli, marul, kayısı, badem ve fındık gibi çeşitli besinlerde bol miktarda  bulunmaktadır. Ayrıca turunçgiller, fasülye, patates, ıspanak, mercimek, muz, kavun, kuru meyveler, yeşil yapraklı sebzeler ve süt ürünleri , elma ve avokado potasyum miktarı yüksek gıdalardır.

Günlük Potasyum İhtiyacı :

Potasyum için belirlenmiş önerilen günlük  standart bir tüketim miktarı bulunmamaktır. Günlük potasyum gereksinimi fiziki aktivite düzeyi, sağlık durumu ve etnik köken gibi faktörlere bağlıdır. Günlük en az 2,5 3,5 gram potasyum tüketilmesi ve her 1000 kcal için artı olarak 0,8 - 1,5 gram potasyum alınması önerilir.

 Potasyum eksikliğinde :

Potasyum minerali gıdaların pek çoğunda bulunduğu için genel olarak eksikliği pek görülmemektedir. Ancak; yetersiz beslenme, idrar söktürücüler, ishal ve aşırı terleme gibi durumlarda potasyum eksikliğine rastlanmaktadır. Yaşlanmaya ve kronik hastalıkların oluşumuna bağlı olarak potasyum eksikliği görülme ihtimali artmaktadır. Potasyum eksikliğinde vücutta; yorgunluk , kas güçsüzlüğü, kalpte ritim bozukluğu, kan basıncında değişiklikler , böbrek fonksiyonlarının bozulması, vücutta sıvı birikimi gibi çeşitli rahatsızlıklar görülmektedir.

DEMİR ( Fe )

Kan üretimi için oldukça önemli bir mineral olan demirin vücut depolarının %70’i kanımızda yer alan ve oksijenin taşıyan hemoglobinde ve miyoglobinde bulunmaktadır. 

Hücrelerde üretilen karbondioksiti akciğerlere, akciğerden gelen oksijeni hücrelere taşınmasını sağlayarak solunuma yardımcı olur. Enerji üretimi ve DNA sentezinde rol alır. Bağışıklık sistemini güçlendirerek vücut direncini arttırır ve sağlıklı bir yaşam sağlar. Çocukların vücut ve beyin gelişimi için öneme sahiptir.

İhtiyaçtan fazlası alındığında vücut tarafından depolanmaktadır. Fazla miktarda demir alımı damar sertliği, hücrelerde erken yaşlanma ve yağlanma, siroz, şeker hastalığı, iştahsızlık,  halsizlik, mide bulantısı ve kusma gibi çeşitli problemlere yol açmaktadır.

Demir Hangi Besinlerde Bulunur?

Kırmızı et, karaciğer, tahıllar, yeşil yapraklı sebzeler, yumurta, pekmez ve kurutulmuş meyveler demir içeriği yüksek besinlerdir. Kabaca açıkta bırakıldığında hızlıca kararan ( oksitlenmeden dolayı ) meyve sebzelerde  yüksek oranda bulunur.

Diyette C vitamininden zengin besinler bulunması demir emilimini arttırmaktadır. Bu sebeple her öğüde C vitamini açısından zengin besinler tüketilmelidir.

Günlük demir ihtiyacı :

  • Çocuklar için : 10 mg
  • Ergenlik döneminde : 15 mg
  • Yetişkin erkekler için : 10 mg
  • Yetişkin kadınlar için : 18 mg
  • Gebelik döneminde : 27 mg
  • Emzirme döneminde : 18 mg

Demir eksikliğinde :

Erkeklere göre kadınlarda eksikliği daha fazla görülmektedir. Dünya genelinde eksikliği ile en çok karşılaşılan minerallerden biri olan demirin eksikliği anemiye neden olmaktadır.  Anemik olan kişilerin kandaki hemoglobin seviyesi azalmakla birlikte dokulara yeterli oksijen taşınamaz ve buna bağlı sorunlar ( baş ağrıları , baş dönmeleri, ciltte solukluk ve soğukluk , gece kramp girmeleri , çabuk yorulma gibi ) .Bununla birlikte gastrointestinal ( Mide barsak )sorunlarla karşılaşılır. Ayrıca halsizlik, kalp çarpıntısı, kas güçsüzlüğü ve zayıflık , zihinsel fonksiyonların yavaşlaması, saç dökülmesi ve tırnak şeklinin bozulması gibi sorunlara yol açar .

İYOT ( I )

Vücutta 15 20 mg iyot bulunur ve bu mineral büyüme ve gelişme için en önemli  inerallerden biridir. Vücutta bulunan iyodun %70’i tiroit bezinde geri kalanı ise doku ve kanda bulunmaktadır.

 İyot tiroit hormonlarının yapımında elzemdir. Büyüme, gelişme, sinir sistemi  ve üreme sisteminin sağlığında  önemli rol oynar. Vücudun kalsiyum ve fosfordan yararlanmasını sağlayarak kuvvetli kemik, sağlıklı bir cilt ve güçlü saç ve tırnak oluşumunu destekler.

İyot Hangi Besinlerde Bulunur?

İyot vücutta çok az miktarda bulunmakla birlikte tüketilen besin ve içeceklerle alınır. Özellikle deniz ürünleri ve iyotlu tuz olmak üzere kuşkonmaz, sarımsak, şalgam, süt ürünleri, yumurta ve  tahıllar , yeşil yapraklı sebzeler, maden suları, mineralli sular, ıspanak, kabak gibi pek çok yiyecekte bulunmaktadır.

Günlük İyot ihtiyacı :

  • 6 yaş altı çocukluk dönemi : 90 mg
  • 6 - 12 yaş çocukluk dönemi : 120 mg
  • Genç ve erişkin bireyler 150 : mg
  • Gebelik dönemi : 220 mg
  • Emzirme dönemi : 290 mg

İyot eksikliğinde :

Tiroid hormonları sentezlenemez ve Hipotiroidi ye bağlı belirti ve bulgular olur.   İyot eksikliği bulunan kadınlarda düşük, ölü doğum ve üreme sorunları ile karşılaşılır. İyot yetersizliği olan hamilelerde , bebeğin anne rahminde ve sonrasında büyüme ve gelişme geriliği , beyin gelişiminde gerilik, cücelik, sakatlık, zeka sorunları olabilmekte , kretenizm gelişebilmektedir.  ( Kretenizm : Doğuştan tiroksin hormonu eksikliği veya yokluğu sonucu fiziksel ve ruhsal gelişim durmasıyla kendini gösteren bir hastalıktır. )

FOSFOR ( P )

Kalsiyumdan sonra vücutta en çok bulunan ikinci mineral olan fosforun %90’ı diş ve kemiklerin yapısında %10’u ise doku ve sıvılarda bulunmaktadır.

 Hücredeki DNA ve RNA’nın temel yapıtaşıdır. Kalsiyum ile birlikte kemik ve dişlerin oluşumunda rol alır. Fosfor ; enerji üretimi, kalp ve böbreğin işleyişinde, hormonal dengenin sağlanmasında, hücrelerin onarılması, vücut sıvılarının asitli ortama dönüşümünün engellenmesi ve hücre içi ve hücre dışı sıvıların dengede tutulması gibi çeşitli olaylarda yer alır. Fosfor mineralinin işlevini yerine getirebilmesi için kalsiyum ve D vitamini ile birlikte bulunması gerekmektedir.

 Fosfor Hangi Besinlerde Bulunur?

Et, balık, yumurta, süt gibi protein içeriği yüksek besinler iyi birer fosfor kaynağıdır. Fındık fıstık gibi yağlı tohumlar, ay çekirdeği, susam,  maden suyu, tahıllar ve kuru baklagiller de fosfor içeriği yüksek besinlere örnektir.

Günlük Fosfor İhtiyacı :

  • 1 - 10 yaş çocuklar için : 800 mg
  • 11 - 24 yaş bireyler için : 1200 mg
  • 24 yaş ve üzeri bireyler için : 800 mg

 Fosfor Eksikliğinde :

Fosfor eksikliği sonucu yorgunluk, kemik -eklem ve kas  ağrıları, böbrek yetersizliği, bağırsak problemleri ve çocuklarda diş çıkmasında gecikmeler , sinirsel sorunlar, kalp rahatsızlıkları, kaslarda yorgunluk ve zayıflık gibi rahatsızlıklar görülebilmektedir.

MAGNEZYUM (Mg)

Vücutta bulunan  magnezyumun %60’ı kemiklerde, %27’si kaslarda, %13’ü ise diğer doku ve vücut sıvılarında bulunmaktadır. Böbrekler tarafından alım-atım ı dengelenmektedir.

Magnezyumun kas ve sinir fonksiyonlarının işleyişinde, kan glikoz seviyesinin korunmasında, kan basıncının düzenlenmesinde ve kalp, böbrek ve karaciğer metabolizmalarında etkili rolü vardır. Özellikle enerji metabolizması için oldukça gereklidir. İnsülin hormonu salgılanmasında rol alır. Kemik ve diş yapısına yardımcı olup kemik gelişimi ,sağlıklı cilt, güçlü saç ve tırnak yapısını sağlar. Ayrıca ; kalsiyum ve potasyumun ince bağırsaktan emilimine yardım eder. Hücre yapısı, hormon dengesi, sinir sisteminin düzgün çalışmasında etkilidir. Vücutta; kalsiyum, c vitamini, sodyum ve fosfor gibi maddelerin etkin bir şekilde kullanılmasında yardımcıdır. Sinir sisteminde etkili olduğu için anti-stres minerali olarak da adlandırılmaktadır. Stres ve depresyona karşı korunmada yardımcıdır.

Migren , insülin direnci ve adet öncesi yakınmaların azaltılmasında çok yararlıdır. Yüksek tansiyon ve yüksek kan şekerinin düşürülmesinde yardımcıdır. Vücuttaki aşırı iltihabın azaltılmasında yayrlıdır. Normal enerji oluşum metabolizmasında ve elektrolit dengesine destek olur. Enerji düzeyinin arttırılmasına yardımcı olur , halsizlik ve yorgunluk şikayetlerinin azaltılmasında yardımcıdır. Sporcularda ve başta yaşlılar olmak üzere normal bireylerde de egzersiz performansının artmasına yardımcıdır.

Magnezyum Hangi Besinlerde Bulunur?

Birçok besinde doğal olarak bulunan magnezyum ,özellikle yüksek diyet lifi içeriğine sahip besinlerde bol miktarda bulunur. Sebze ve meyveler iyi birer magnezyum kaynağıdır. Limon, turunçgiller, koyu yeşil yapraklı sebzeler, fındık fıstık gibi yağlı tohumlar, kabak çekirdeği, soya fasülyesi , yer fıstığı , balık, tavuk eti, yumurta ve patates magnezyum içeren besinlere örnektir.

Günlük Magnezyum İhtiyacı :

  • 1 - 3 yaş grubu çocuklar : 80 mg
  • 4 - 6 yaş grubu çocuklar  : 120 mg 
  • 7 - 10 yaş grubu çocuklar : 170 mg
  • Yetişkin bireyler : 320 mg

Magnezyum Eksikliğinde :

Magnezyum idrar yolu ile böbrekler tarafından kontrol edildiği için eksikliği sık görülmez. Magnezyum eksikliği öncelikle mide bulantısı, kusma ve iştahsızlık ile kendini göstermektedir. Eksiklik miktarı arttığında sinirlilik, zihinsel bulanıklık, kalp, beyin, böbrek fonksiyonlarında bozukluklar, depresyon, kulak uğuldaması, kas kasılması, yorgunluk , insomnia(uykusuzluk) ve kalp ritminde bozukluk meydana gelebilir . Eksiklik daha da şiddetlenirse hipokalemi diye adlandırılan kandaki potasyum seviyesi düşüklüğü ve hipokalsemi diye adlandırılan kandaki kalsiyum seviyesi düşüklüğü sorunu görülebilir.

 ÇİNKO ( Zn )

Çinko;  Karaciğer, pankreas, böbrekler, kemik ve kaslar  gibi bölgelerde yoğunlukla olmakla birlikte vücudun hücre, organ, kemik gibi tüm bölgelerinde bulunur.

Önemli metabolizmalarda görevli enzimlerin yapısında bulunur. Hücresel bağışıklığı güçlendiren çinko görme, tatma ve koklama duyularının gelişimi için de oldukça gerekli bir mineraldir. Çinko yaraların iyileşmesine , hücre onarımında  ve büyüme ve gelişmeye  yardımcı bir mineraldir. Cinsiyet organlarının gelişimini sağlar, üreme fonksiyonları için gerekli bir mineraldir. Ayrıca, proteinlerin sentezinde, kalp ve beyin fonksiyonlarında, hücre metabolizmasında rol alan temel minerallerden birisidir.

Çinko Hangi Besinlerde Bulunur?

Çinko açısından en zengin kaynaklar kımızı et ve istiridyedir. Deniz ürünler , Susam ,badem , yer fıstığı, ceviz , kabak çekirdeği gibi birçok yağlı tohum da yapısında bol miktarda çinko bulunduran besinlerdendir. Bunların yanı sıra hindi eti, kuzu eti, dana karaciğeri, yumurta sarısı, ıspanak ,mantar , baklagiller ,tahıllar da çinko için iyi kaynaklar olarak gösterilebilir.

 Günlük Çinko ihtiyacı :

  • Erkeklerde 19 yaş ve üstü : 15 mg
  • Kadınlarda 19 yaş ve üstü : 12 mg
  • Gebe kadınlar : 15 mg
  • Emziren kadınlar : 15 mg

Çinko eksikliğinde :

Çoğunlukla et ve et ürünlerinde bol miktarda bulunan çinko et yemeyen ve sebze, yağlı tohum gibi gıdaları da düzenli tüketmeyen bireylerde çinko eksikliği görülebilir. Çinko eksikliği sonucu özellikle çocuklarda gelişmede ve büyümede gerilik, cinsiyet organlarının gelişmesinde gerileme, üreme sağlığında bozukluklar ,saç dökülmeleri, ,halsizlik , yaraların geç iyileşmesi , tat –koku -görme duyularında bozukluklar , zayıflama ,dikkat dağınıklığı ve hafıza sorunları , kalp sorunları , hücresel bağışıklığın düşmesi neticesinde özellikle virüs kaynaklı enfeksiyonlara yatkınlık görülebilir.

 FLOR ( F )

Vücutta bulunan florun yaklaşık %95’i kemik ve dişlerin yapısında bulunur.

Florun en önemli faydası diş çürüklerini önlemesidir. Ayrıca kronik hastalıkların önlenmesine

yardımcı bir mineraldir. Yeterli miktarda alınan flor ile  osteoporoz önlenebilmektedir.

                Flor Hangi Besinlerde Bulunur?

                Florun en iyi kaynağı su olmakla birlikte deniz ürünleri, kırmızı et ve çayda bulunmaktadır.

                Günlük Flor İhtiyacı :

Günlük önerilen flor alımı 1,5 - 4 mg aralığıdır.

Eksikliğinde :

Flor eksikliği yaşayan bireylerde diş çürükleri oluşur , diş minesi tahrip olur ve dişlerde sararmalar görülür. İçme sularındaki flor miktarı litrede 0,7 mg’da daha az olursa toplumda diş çürüklükleri görülmeye başlanır, flor miktarı litrede 0,7 1,2 mg arasında olduğunda ise diş çürükleri azalmaya başlar.

SELENYUM ( Se )

Bağışıklık sisteminin, DNA fonksiyonlarının ve tiroid bezinin sağlıklı işlemesi için gerekli olan çok önemli bir mineraldir.

Vücut metabolizmasında bir antioksidan olarak hareket ederek erken yaşlanmayı önlemeye yardımcı olur. Antioksidan özelliğiyle serbest radikallerle savaşır. Kalp sağlığı, üreme, zihinsel sağlık, enfeksiyon ve iltihapla mücadele gibi süreçlerde yer alır. Grip, tüberküloz ve hepatit C hastalarına fayda sağlayabilir. İltihap azaltma özelliği nedeniyle astımlı kişilere faydalı olabilir. Saç ve tırnak sağlığında aktif bir mineral olan selenyum E vitaminiyle birlikte hareket edebilir veya bu vitaminin yerine geçebilir. Kepek ve mantar oluşumunu önleyen şampuanlarda kullanılır.  Beyin sağlığında , sinirler arası iletişimin sağlanmasında önemlidir. Kadınlarda rahim ağzı kanseri riskini azaltır. Kanserojen maddelerin etkisini azaltabilir. Kemoterapinin yan etkilerin giderilmesinde etkilidir. Vücutta oluşan yanık ve yaraların iyileşmesinde takviye olarak kullanılır.

Selenyum hangi besinlerde bulunur ?

Sebze ve meyvelerdeki selenyumun miktarı, yetiştirildikleri toprağın selenyum içeriğine bağlı olarak değişmektedir. Pişirme ile besinlerdeki selenyumun miktarında yaklaşık %50 kayıp oluşabilir. Brezilya Fındığı ,Hindi , Sarı yüzgeçli orkinos,  sardalye, istiridye, karides, somon gibi balıklar ,yumurta, ay çekirdeği, soğan, karaciğer, tavuk göğsü, chia tohumu, mantar, sarımsak da selenyumdan zengin besinlerdir .

Günlük Selenyum ihtiyacı :

  • 1-3 yaş arası: 20 mikrogram
  • 4-8 yaş arası: 30 mg
  • 9–13 yaş arası : 40 mg
  • 14 üstü ve yetişkinler: 55 mg
  • Hamile kadınlar: 60 mg
  • Emziren kadınlar: 70 mg

Eksikliğinde :

Besinlerin sindirimi veya emilimiyle ilgili zorluklar ,Karaciğer, safra kesesi, bağırsak, pankreas veya böbrek hastalıkları Mide salgısını etkileyen patolojiler ,Sindirim sistemi ameliyatı, kronik alkolizm, Antasitler (mide iltihabı ilaçları), antibiyotikler, müshiller ve diüretikler (idrar söktürücü )gibi ilaçlar, HIV (AIDS) ve Crohn hastalığı ,Selenyum eksikliği olan bölgelerde yaşamak ,Beslenme alışkanlıkları (vejetaryen rejimler, mamalarla ve damar yoluyla beslenme) gibi durumlarda selenyum eksikliği görülebilir.

Erkeklerde ve kadınlarda kısırlık ,kas güçsüzlüğü ,yorgunluk ve uyuşukluk ,zihin bulanıklığı ,saç dökülmesi , kolesterol yüksekliği , tırnak yataklarında beyazlama , bağışıklık sisteminin zayıflaması , iskelet kas tutulumu, kan hastalıkları, karaciğer nekrozu, katarakt, pankreas hasarı, kistik fibrozis, lejyoner hastalığı, alkolik siroz , bacak ülserleri oluşabilir. Kalp damar hastalıkları, nörolojik hastalıklar , dejeneratif hastalıklar ve kanser gibi hastalıkların riskinde artış söz konusu olabilir. iyot eksikliğine yol açarak bebeklerde kretinizm (tiroid yetersizliği) riskini arttırır.